1 Mayıs 2013 Çarşamba

GECEKONDUMUZ VE DAİREMİZ

                   Yaklaşık 43 sene önce bir gecede konu komşu, hısım akraba, çoluk çocuk demeden herkesin gücü yettiğince imece usulü çalışarak yapılan evimiz.2+1 li gecekondumuz. İçinde mutfağı banyosu tuvaleti olmayan iki oda bir antreli duvarları briket, harcı çamur, üzeri tahta ve toprakla kapatılan sarayımız. On üç nüfusun bir arada kaldığı evimiz. Bugün hala yine dimdik ayakta. Etrafına ilaveler yapılmış. Oda zamana ayak uydurmuş, mutfak tuvalet banyo eklemeleri yapılmış müstakil bahçeli evimiz. Çocukluğumuzun ve güzel komşuluklarımızın yaşandığı yerimiz.

                       Şimdi ise 3+1 lüks bir dairede oturuyoruz. Emekliliğimi yaşıyorum. Buraya taşınalı yaklaşık bir sene olacak. Binadan kimi tanıyorsunuz derseniz üzgünüm ama elli beş daireli binada üç beş kişiyi geçmez. O da sadece merhaba merhaba babında. Kimisi ile de tesadüf asansörde karşılaşırsak katlara çıkıncaya kadar bir iki kelime olursa olur. Oda ya iyi günler ya da akşamsa iyi akşamlardır. Kadınlar kendi aralarında bu konuda daha ilerideler. Oturma günleri tertipleyerek en azından birbirleriyle tanışmış oluyorlar. Üzücü olan ise daha bugüne kadar aynı binadan birilerine ailece ne oturmaya gittik ne de oturmaya gelen oldu.

                     Biz bu hallere nasıl geldik. Karşımızdaki komşumuzu tanımaz olduk. Bumudur medeniyet bu mudur insanlık. Nerde bizim gecekondudaki komşuluklarımız. Oysa bizim gelenekler imiz olsun dinimiz olsun komşuluğa ne kadar önem vermiş. Atalarımız ev alma komşu al.’’yine‘’komşu komşunun külüne muhtaçtır.,’’ dememişlerimdir? Yüce dinimiz ise komşuluk haklarına atfen Yüce Allah buyuruyor ki; Yakın komşuya ve uzak komşuya iyilik edin (kollayıp, gözetin), (Nîsa - 36) Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu ki; Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiye etti ki, neredeyse (bu konuda vahiy getirip) komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım. (Buhârî - Müslim - İbni Mâce - Tirmizî)
                     Bugün dini ve milli örf ve adetlerimizden kaynaklanan komşuluk münasebetlerimiz devam etmekle beraber; modernleşme ve şehirleşme süreciyle birlikte büyük ölçüde zayıfladığı da bir gerçektir. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisi şerifini kendimize ölçü ve şiar edinerek dil, din, ırk mezhep farkı gözetmeden maddi- manevi ilgiye, sevgiye ve yardıma muhtaç olanları tespit edip sağ elin verdiğinden sol elin haberi olmayacak şekilde üzerimize düşeni yerine getirelim. Komşularımızı tanımak için üzerimize düşeni yapalım. Saygılarımla

              

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder